25 Eylül 2011 Pazar

Or - Ahayim

8 Ağustos 1971

Önümde bir araba durdu. Üzerimde Meryem’in seçtiği ve bunu giyinmelisin dediği takım elbise...
Arabanın içinden yeni evini çıkardılar. Sana ait olan o ilk ve tek evi...
Sıcaklık artık tenimde bir anlam ifade etmiyor.
Cenaze arabası sana ayırdığı yerini bir başka ölüye açacak. Evet! Kapılar tekrar açılacak ve kapanacak.

Tanrı bir çocuğunun daha katili oldu.  Şimdi kendinden utanmalı...

Or- Ahayim Balat hastanesinde tedavi görüyorsun. Yıl 1971, Mart ayının 17’si ve 27 yaşındasın. Bozayı leblebili seviyorsun. Daha o zamanlarda başlıyorsun özgürlük şarkılarını diline pelesenk yapmaya. Yani kimse bozayı leblebili sevmezken...  
 
9 Mart’ta darbe girişimiyle ilgili okuduğun haberler seni İstanbul Edebiyat Fakültesinden soğutmaya yetmiyor. Sol görüşlü olmak böyle bir şey işte, inandığın değerler adına mücadele vermekten yorulmuyorsun.  
 Ve kahverengi kareli gömleğini giyip üzerine arkadaşlarla toplandığınız o müstakil evin bir göz odasında alıyorsun soluğu... Bu kez siyasetin nabzına dokunmak için değil, cinsel kimliğinin ve yöneliminin yüzüne ışık tutma eğiliminde, konuşma yapmak için oradasın. Bu kez sana benzeyenlerin olduğu yerde, onlarla birlikte güçlü olma çabasındasın.  Anlamsız bir büyüklüğe sahip olan memelerini sarıyor, saçlarını kazıtıyorsun. Bu anarşizm’i bir kaşık suda boğmaya yeltenenlere karşı gizlenmek değil, seni gizlemeye çalışan yanlış bedenine bir ders verme eğilimi.  
Sen konuşurken seni dinlemek en iyi bildiğim David Bowie şarkısı şimdi, Your coat and hat are gone diye başlayan...
 
***
 
Kanser hayatımızın başköşesine oturduğunda boş hasta yatağı bekleyen elli kilolarında bir delikanlıydın. Sürekli anonslar yapılıyor ve bir Musevi’nin kendisini kanserden kurtaracağına inandığı, Musevi hastanesine minnet ve şükran duyması bekleniyordu. Boş hasta yatağı hariç olsa bile bu güven duygusu her zaman hastadan beklenilen bir şeydi.
 
Sonunda sen de diğerleri gibi şanslıydın. Koridorlarda beklemekten kurtulmuş, bir yatağa sırtını yaslayabilmiştin. Mart ayının 15’inde seni bir saat yalnız bırakma zorunluluğumun ardından, elimde Richard Bach’ın ’Martı’ adlı kitabıyla geri gelmiştim. Kitabı elimde gördüğün anda ki yüz ifaden görülmeye değerdi. Richard Back yalnızca uçak tutkusu olduğu için senin idolündü. Uçak fobin olmasına rağmen onları sevmekten kendini alamıyordun.
Sanırım Bach şu cümleyi söylerken haklıydı "Bir geleceği seçmenin bir yolu da, onun kaçınılmaz olduğuna inanmaktır.”
 
***
Ben şanslıyım diyordun. Evet! O yıl kanser tedavisinde kemoterapi uygulaması başlayalı bir yıl olmuştu. Akciğer kanserine yakalandığı için ölümü çabucak kabullenmiş ellili yaşlardaki adamlı - kadınlı toplulukla konuşuyordun. Onlara mücadele etmekten bahsediyordun...
 
Yaşadığını görmek güzeldi.
***
 
O sabah sınav heyecanı yaşamadım. Tüm gün hastaneden ayrı kalacak olmak dayanılır gibi değildi ve o günün gecesi muhtemelen bir doktorun ağzından çıkacak olan, durumuna ilişkin kötü haberleri dinliyor olacaktım. Adamın yüzündeki tepkisizlik evden ayrılırken annemin yüzünde bıraktığım o ifadeye benzeyecekti.
"Bu kadar kötü olamaz" diyecektim.
 
Günlerin çoğunu uyutularak geçirecektin. Gözlerinden söylemek istediğini anlamaya çalışırken zamanla  bu duruma alıştığımı fark edecektim. Karşında ağlayamadığım için hastane koridorlarında başımı duvarlara sürtecektim. Sonra sen gidecektin. Evet! Bu duruma kendimi alıştırmam gerektiğini söylüyorlardı. Ne de kolay söylüyorlardı. Ne de kolay...
 
Hayat devam edecekti. Richard Bach yeni kitaplar yazacak, David Bowie yeni albümlere imza atacak, mezunu olamadığın, İstanbul Edebiyat Fakültesi, yeni mezunlarını verecekti. Anlayacağın her şey kendini yineleyip duracaktı. Fotoğraflarımız dışında...
 
7 Ağustos 1971 yılı hastane önü...
Bu hastaneye minnet ve şükran duymuyorum. Çünkü burada, sağlık için hizmet verenler seni kurtaramadılar. Ailen tabutunun ne renk olacağına karar vermiş. Meşe rengi...
27 yaşındaki hayat dolu bir gence aldıkları son armağan bu. Bu tabut.
 
Ve bugün 8 Ağustos 1971...
 
Önümde bir cenaze arabası durdu. Üzerimde Meryem’in seçtiği ve bunu giyinmelisin dediği takım elbise...
 
 
Not: Kanser tedavisi mümkün olan bir hastalıktır.