3 Ağustos 2010 Salı

Hiçbir Şey

kollarını bağlamışlardı..hissedebildiği tek şey bedenindeki acıydı..o tarifi imkansız acı..
bu ülkede eşcinsel olmanın bedelini en ağır şekilde ödeyenlerden biri olmuştu..evet! en sonunda o da bu bedeli ödemişti işte..üstelik çocukluğunu bir kenara bırakarak,üstelik ölümü göze alarak..tuttuğu notların hiçbiri eşcinsel soykırıma uğramanın acımasızlığını anlatmaya yetememişti yada yaşını unutmasına neden olan doğum günlerini..
aslında bir hedef belirlenmezdi böyle durumlarda üzerine bıçağı yada silahı doğrulturlar ve sızlayan bölgelerini hedef aldıklarını anlardın..anlamak anlamlandıramadığın herşeyin yanında aciz kalırdı..işte o zaman, sen cinsel teklifte bulunan azılı bir sapık olurdun ve böyle olduğunu savunurcasına polisin gözlerinin içine bakarak olay gününü anlatan bir zanlının, yapay masumluğuna alet olan bir kurban..evet! bir kurban olurdun sen..bazen bir dine, bazen bir düşünceye, bazen bir inanışa kadavra..adının bir önemi kalmazdı ne de olsa basında sana ayrılan yerine oturtulacak ve internetin beyaz -beyaz akıp giden başlıklarında sonsuzluk olacaktın ..
hiç tanımadığın akrabaların arkandan tek bir duaya bile şahitlik etmeyecek ve sen hiçbir duanın şahidi olmayacaktın..seni suçlarken aslında ben'liğini eşcinsel yaratan Tanrıyı suçladıklarının farkına bile varmayacaklardı..tıp kı seni bu ülkenin hiçbir şehrine, hiçbir sokağına yakıştıramamış diğerleri gibi..
aşık olmanın derin mutluluğu bıçak darbelerinin keskinliğiyle buluşacak ve sen zaman aşımına uğramış bir cinayetin parçalanmış ütopyası olacaktın belki de..evet! belki de...
zanlının karşısında oturamayacaktın.. cesedin içeriye alınmadığı karakol kapılarında kalacaktı..savcının sert ses tonuna inat, her zaman ki nezaketinle konuşamayacaktın..nasıl öldürüldüğünün bir anlamıda kalmayacaktı ve hiç kimse sormayacaktı öldürülme sebebini çünkü her soruya tek bir yanıt zaten hazırdı eşcinsel olmak..
yani geleceğin önemli olmayacaktı onlar için okuduğun okul, veremediğin derslerin, bitiremediğin kitaplar, hangi defterinin arasında kaldığını unuttuğun kitap ayraçları, küçük iskender,sait faik şiirleri...
izleyemediğin filmler; mırıldanamadığın şarkılar, çekemediğin fotoğrafların... çözümsüzlüklerini çözemediğin hayat..
çünkü bu ülkede eşcinsel olmak, hiçbir şey olmaktı.. ve defterinin arasında bıraktığın,yerini hatırlayamadığın,kitap ayracı gibi unutulmak..